Salı, Ocak 31, 2006

Sonunda Yeniden

Uzun bir ara sonunda yeniden blog basindayiz. Zaman elverdigince (yani Yesil Erik arayana dek) anlatmaya calisayim.

Oncelikle ne oldu? Niye yazmadim? Yanit basit: Zamanim kalmadi. Gercekten. Once TR'ye gidip geldik, donerken kardes geldi, o arada bir dolu is yetistirmem gerekti. Simdi de ayni sIkIsIklIk devam etmekte. Bir nefes almaya zamanim oldu, onda da yaziyorum iste.

Sonra ne oldu? Yesil Erik'in otlariyla cebellesiyoruz birkac gundur. Kardesim, ne uyduruk seyler onlar. Kalin, kart, tatsiz, ebleh seyler. Fransizlar kuflenmis peynirleri mecburiyetten ve acliktan nasil yemeye basladilarsa "gourmet" isi diye, millet de acliktan geberdiginden yemeye baslamis olmali o otumsu seyleri. Dinazorlarla ayni caglarda evrimlesip takilip kalmis bir suru cali, baska bir sey degil. Yanlis anlasilmasin, ben yesillik asla yemem diye tepinenlerden degilim. Ama bu otlar da adamin agzini burnunu kurutuyor. Berbat bir ikilem: Yesil Erik yapiyor, ve ben yemek istemiyorum. Haksiz degilim. Bir de boregin icine sokacakmis. Zaten zar zor buluyoruz yufkayi, yandi gulum keten helva. Yiyemeyecegiz guzelim boregi.

Bir de sagolsun, Yesil Erik hicbir seyin bokunu cikartmaz. Sadece bir tencere yapar... Olur mu hic? Evde tam 4 tencere embelek yemek vardi pazar aksami. Dun aksam kendini affettirmek icin kisir neyim yapti, ama 4 tencere yemek, ot da olsa bitmiyor ki... Ben diyorum ki yemek isteyen varsa gelip buyursun. Hatta gelecekte yapacaklarinin kendime dusen hisselerini de bagislayayim simdiden.

Ozluyorum memleketimin tencere yemeklerini. Soyle mis gibi bir bezelye, bamya, fasulye olacak. Ispanak adamin dislerini kamastiracak yogurdun icinden. Sebzeyi agzina alir almaz dagilacak agzinda. Oyle katir kutur yemeyeceksin. Patatesler koyu sari olacak etli patates yemeginde. Kabak tatlisi olacak ardindan. Ve butun kalin yaprakli sebzeler kahrolacaklar.

Toparlanmamiz lazim yavas yavas. Evde bir suru ot bizi bekler...