Cuma, Ekim 13, 2006

Rha rha o rha rha?

Sabah sabah uyanmisiz, gazetelere bakilmis Internet'ten. Marifet Pamuk Bey, al takke ver kulah Nobel odulu almis, Fransa parlementosu bir kere daha bilinen "o yetmez, bu yetmez, caninizi verseniz o da yetmez" kilikli bir yasa teklifini onaylamis, can s1kk1n, keyif kacik. Yalakalikla gelinip emekle gelinmis gibi pazarlanan mevkiler, baska mevkilerde kendini bas sanan ampul ici sineklerinin viziltilari... Yeter desen yuregin ezilir, yetmez desen bogazina yumru dugumlenir.

Taa ki oglen yemegi icin abuk bir cin lokantasina gidene kadar. Sebzeli tavukla susamli tavuk soylenir. Sonra cekik teyze soyle buyurur:

- Rha rha o rha rha?

"Rha" yazdigima bakmayin. Dilinizi kivirin iyice geriye, sonra damaginiza dokundurmadan soyleyin. Oyle garip, bogulma sesi gibi bir sey cikartin. Iste o...

- Af buyur?
- Rha rha o rha rha!

Sonradan cikarttik ne demek istedigini.

- White rice or fried rice?

Sonra bir gulmedir aldi bizi. Fani bunyemizin unutkan bellegi diger sacmaliklari beynimizin kivirik koselerine sakladi, bu sacmaligi one cikartti. Evrimin sonucu, hayatta kalma refleksi bizim butun gun gulmemize neden oldu. Hatta aksam uykuya dalmadan hemen once bile soruyorduk birbirimize:

- Rha rha o rha rha?